“Hayallerinin peşinden gitmek bu ülkede yaşayan bir kadın için gerçekten zor, yarım kalanları tamamlamak için hala çabalıyorum ve bu çabayla motive oluyorum.”
Sporcu anne olarak tanıdığımız Meral Öztürk instagram ve youtube kanallarında iyi bilinen bir isim. Kendisiyle yaptığımız röportajda yarım bırakılmış spor aşkını yıllar sonra yine kendi çabalarıyla nasıl ateşlediğine tanık olduk. Çocukların ilgi ve yeteneklerini fark edip, onları desteklemenin ne kadar önemli olduğunu bize tekrar hatırlatan bu minik ama koca yürekli kadını gelin birlikte tanıyalım.
Sporcu Anne kimliğiyle sosyal medyada oldukça tanınıyorsunuz. Peki Meral Öztürk’ü tanıyabilir miyiz? Sporcu Anne oluncaya kadar neler yaşadı?
Meral ben. Eski artistik jimnastikçi, tam anlamıyla sporcu bir anneyim. Modadan, giyimden pek anlamayan, bir erkek çocuğu gibi büyütülmüş, futbolu dahi çılgınlar gibi takip eden bir sporseverim. Evliyim ama eşten öte arkadaşım… Çocukluğunu 30 yaşından sonra yaşamaya çalışan bir yetişkinim.
Artistik jimnastik yolcuğunuz yarım kalmış. Çocukların spor alanındaki yeteneklerinin açığa çıkarılmasına da çok önem veriyorsunuz. Hem kendi tecrübeniz hem de genelde gördükleriniz ışığında neler paylaşmak istersiniz?
İçimde yara kaldı dedikleri türden yarım kalış. Çok hüzünlü ama derginizi takip eden annelerin zaten stresli olan ruh hallerine bir dert de ben eklemeyeyim, daha çok yol gösterici olmak adına kendi tecrübemi özetlemek istiyorum.
Ailesi tarafından görülmeyen – duyulmayan bir çocuğun öğretmeni tarafından özel yeteneğinin fark edilmesi ile başlamıştı jimnastik yolculuğum ama kulüp değiştirince antrenörlerimin de değişmesiyle, yalnızca kulübümde gördüğüm desteği de kaybetmiştim.
Ne yazık ki pedagojik eğitim almadıkları belli olan baş antrenörümden saygı ve motivasyon görmek yerine, takım arkadaşlarım yanında gücendirilmeye başladığım günler ardından, Türkiye dereceleri olan bir sporcu iken jimnastiği bırakma noktasına vardım adım adım… Antrenmana diye evden çıkıp farklı spor kulüplerine gittim.
Neyse ki spor kanıma işlemişti.
12 yaşlarındaki bir çocuğun spor kulübünden kaçıp, kendi başına başka bir spor kulübüne gidip, farklı bir spor dalında antrenmanlara başladığı pek duyulan bir hikaye değildir.
Genelde çocuklar oyun salonlarında ya da parklarda bulunurlar ya evden kaçış hikayelerinde, ben kulüpten kaçıp başka bir spor kulübünde bulunmuştum. 1 aylık kaçış serüvenim sonunda, kulüpten eve kadar dayak diyerek gitmiştim ama o kısım benim alışkın olduğum ama muhtemelen okuyucularınızın alışkın olmadığı hikayelerden… Ne ben anlatayım, ne siz dinleyin, ne de çocuklarınıza yaşatın.
Ve böylece jimnastik defterim kapanmış oldu.
27 yaşımda pilates, 35 yaşımda jimnastik defterimi tekrardan açtım ama artık yarışmalara katılamayacağımı bilerek sadece içimde kalan o ukdeyi gidermeye çalıştım. Son yıllarda artistik jimnastikteki başarılarımızı gördükçe hem gururlanıyorum, bir yandan da onların yerinde ben de olabilirdim diyorum.
Her durumda kendimle gurur duyuyorum.
Ufkun bu kadar sınırlandığı bir aileden mahalleden çıkıp, 25’inden sonra hayallerinin peşinden gitmek bu ülkede yaşayan bir kadın için gerçekten zordur.
Yarım kalanları tamamlamak için hala daha çabalıyorum ve bu çabayla motive oluyorum.
“Sporcu Anne” ve “Canlı Pilates” kanalları sosyal medyada yoğun takip ediliyor. Takipçilerin büyük çoğunluğu da kadın sanırım. Bu kanallar kadınlara nasıl bir fayda sağladı?
Bugün sosyal medya hesabınızı açtığınızda genelde karşınıza ilk çıkan şeyler; sürekli yeme isteği uyandıran yemek resimleri, tüketimi teşvik eden moda paylaşımları, dedikoduyu, birilerinin hayatını didiklemeyi normalleştiren magazin sayfaları, insanların tartıştırıldığı (aslında kapıştırıldığı) programlar… Klasik Türkiye gerçeğinde insanları strese sokan haberler, vb şeyler.
Ben ve benim gibi spor eğitmeni arkadaşlarımızın paylaşımlarının ise magazinden uzak, sağlığa, düzenli bir hayata, temiz beslenmeye teşvik etmesi itibariyle sosyal medyada en fazla fayda sağlayan sayfalar – kanallar olduğunu düşünüyorum.
Benim sayfalarımın farkı ise sağlıklı bir bedene kavuşmanın aslında sanıldığı kadar zor olmadığını, basit temiz bir beslenme planı, günlük egzersiz ve yürüyüş ile ömür boyu diyet ya da yıpratıcı hit antrenmanlar yapmadan da form tutulabildiğini göstermemdir.
Ve tabii esnek olmanın önemini ısrarla vurgulamam. Gözlemlediğim kadarıyla bedenin hareket genişliği ile kimse ilgilenmiyor. Herkes iyi görünmek istiyor ama iyi hissetmek – rahat hareket etmek pek umursanmıyor.
Yani aynada belimiz ince görünsün diyen çok ama belimiz kuvvetli, omurgamız hareketli olsun diyen yok gibi… Yazın tatilde kalçalar sıkı dursun isteniyor ama o kalçalar üstünde yerde oturmak zorluyor , 5 dakika otursa tutuluyor. Tartıda hafif olmak önemseniyor ama atik olmak umursanmıyor, güçlü ve esnek kaslar yerine tartıya odaklanılıyor.
Ben en çok bu yanlışı değiştirdiğini düşünüyorum. Özellikle takip edenler anneler olduğundan, çocuklarına oyunlarında keyifle eşlik edebilmek için güçlü kaslara ve geniş eklem açılarına ihtiyaçları olacağından bahsediyorum. Yoksa nasıl atçılık oynarız onlarla… Ya da yakalamacılık… Ellerinden tutulup döndürülmeyi öyle seviyorlar ki ama hareketimiz kısıtlı olduğunda bir tur dönsek düşüp bayılırız.
Özellikle instagram hikayelerimi takip edenler aktif spor yapan bir annenin çocuğuyla fiziksel aktiviteler de çok daha uyumlu olabildiğini bizzat benden görmüşlerdir. Uyum demek daha çok duygusal bağ demektir.
Oğlum Asil’le uzun emzirme döneminde de derin bağımızı kurduk elbet ama bu bağı oyunla pekiştirdik. Bir çocuğun sadece annesi olduğunuz için size duyacağı saygı – sevgi belli bir noktadan öteye çocukların fiziksel hareket gerektiren oyunlarına dahil olmak onlara yapacağınız en büyük iyiliktir ve tabii kendinize.
Size olan sevgi ve saygısının nasıl arttığını tecrübe etmek isterseniz önce kendi bedeninizin sınırlarını genişletin ve çocuklarınızın oyunlarına dahil olmaya başlayın.
Beraber dans edin.
Beraber bisiklete binin.
Onun gibi yerlere serilip arabalarıyla ya da bebekleriyle oyun kurun.
Hatta beraber egzersiz yapın.
“Canlı Pilates” derslerime katılanların çoğunluğu anne olsa da bugün beni tanıyan ve benimle egzersiz yapan çocuk sayısı da en az anneler kadar çok. Annelere egzersiz alışkanlığı edindirirken, çocukların da hem hareket ihtiyacını karşılamış hem de onlara temelden sporu sevdirmiş oluyoruz.
Anneyle beraber egzersiz yaptıklarından çok da verimli bir anne – çocuk aktivite zamanına dönüşmüş oluyor. Üstelik çocuğunu gözlemleme şansı bulan anneler onlardaki ışığı görebiliyor ve benim tecrübem gibi çocuğu – onlarca çocuk arasından fark etmesi zor olan bir eğitimciye gerek kalmadan spor branşlarına yönlendirebiliyorlar.
Ben şanslıydım ve benim öğretmenim yeteneğimi görebildi, 30-40 kişilik sınıflarda görülemeyen ve yönlendirilmediği için becerileri körelen çocuklardan olmadım. Ne yazık ki standart eğitim sisteminde standartlaştırılan çocuklarımız bugün masa başı işlerde, hareketsiz bir hayat tarzında muhtemelen çok da keyif almadıkları hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar.
Oysaki spor sadece sağlık ya da daha iyi bir fiziksel görünümden ibaret değildir.
Spor ayrıca bir meslektir de… Bugün ülke nüfusu bizden çok çok az olmasına rağmen bir çok gelişmiş ülkenin olimpiyatlarda yarışan sporcu sayısının ve aldıkları madalyaların fazla oluşu, çocukların becerilerinin daha çok küçük yaşlarda , eğitimciler ya da spor – egzersiz bilinci olan ebeveynleri tarafından mutlaka yatkın oldukları spor dallarına yönlendirilmeleri ve desteklenmeleri neticesindedir.
Belki eğitim sistemimiz bu alanda çocukları yeteneklerine göre değerlendirip yönlendirmiyor ama benim sporcu annelerimde o bilinç zamanla gelişiyor.
Her gün birçok kişi bana çocuğun fiziksel becerilerini kayda aldığı videolar ulaştırıyor ve hangi spor dalına yönlendirmesi gerektiğini soruyor.
İlk olarak jimnastikle başlaması gerektiğini söylüyorum tabi ki çünkü temel jimnastik ile atılır, temel sağlamlaştırılır ve sonrasında çocuğun ilgilendiği alana yönlendirilir.
İlgilendiği bir spor branşı yok ise farklı denemeler yapılabilir. Örnek olarak çocuğunuzla futbol oynayarak ya da basketbol oynayarak becerisini değerlendirebilirsiniz. Ya da buz patenine kaymaya gidip gözlemleyebilirsiniz.
Becerisinin olmasının yanında sevmesi de gerekir çocukların çünkü sevmediği, zorlama bir spor dalında başarılı olması mümkün değildir.
Sosyal medyada kalıcı olmak zor. Sizin çalışmalarınız ve çekimlerinizde oldukça profesyonel görünüyor. Ekibiniz var mı? Çalışma temponuz nasıl?
Sayfayı ilk açtığım zamanlarda 16 GB’lık bir telefonla çekim yapıyordum. Genelde tamamen spontane, anlık, oğlumla olan anları kayda aldığım paylaşımlardı.
Yine spor yapıyorduk tabii ama şu an binlerce kadının kendinden bir parça bulduğu – ilham aldığı, bilgilerinden faydalandığı ve en çok da egzersiz yapmaya üşenenlerin motivasyon sağladığı bir hesaba dönüştü @Sporcu_anne
@Canli_Pilates derslerinde ise binlerce kadının katıldığı online bir programda teknik ekipmanımın da derslerim kadar sağlam olması gerekiyor, yayınlar için son teknoloji cihazlar, pro makinalar, ses kayıt cihazlarım ve bir de arka planda kamera çekimleri yapan eşim ve ben bir ekibiz diyebilirim.
Ve tabii her ay binleri bulan Canlı Pilates öğrencilerinin kayıt işlemleri ile ilgilenen bir de çalışan arkadaşımız var.
Fakat yolun zor kısmını şu an kenarda duran eski bir telefonla beraber tek başına yürümüştüm, şimdi hem ekibimle hem de teknoloji ile beraber büyüyoruz.
Spor, sağlık, mutluluk… Bu üç kelimenin insan yaşamındaki yeri sizce nedir?
Sağlık ve mutluluk için spor diyebilirim mesela. Çünkü sağlık olmazsa mutluluk olmaz. Ve spor olmazsa beden sağlığı olmaz. Belinde fıtık, boynunda fıtık, dizinde aşınma, sırtında kambur olur.
Sağlık sorunları ile mücadele içinde mutluluk hissini tam anlamıyla yaşayamayız.
En basiti gece bel ağrısından uyuyamadığında ya da huzursuz bacak sendromu ile gece boyu bacakların ağrıdığında güne nasıl huzurlu bir başlangıç yapabilirsin ki.
İşte bu noktada spor – egzersiz yan etkisiz ilaç gibidir.
Sen belki form tutmak için yaparsın ama bacağındaki ağrı da hafifler, omurgan da güçlenir, kas miktarın hatta kan dolaşımın artar, yağlanman azalır, bedeninde yağlarına depolanmış toksinleri yakarsın, kısa süre içinde cildindeki temizlenmeyi dahi fark edersin. Hiç bir cilt bakım ürününün düzenli egzersiz ve temiz beslenme kadar faydası olmaz cildimize.
Yani domino etkisi gibi.
Faydasını bedenimizin her noktasında görürüz, hatta ruhumuzda…